Tema Eğitim Kurumları temel eğitimde mükemmeli arayış mottosuyla 2013 yılında Beylikdüzü beykent'te kuruldu. Anaokulu ve ilkokul düzeyinde en iyi okul olma hedefi ile kurulan tema Beylikdüzü Büyükçekmece Esenyurt başta olmak üzere İstanbul'un en gözde okullarından biri haline geldi. Çocuk odaklı şeffaf saydam ve kaliteli eğitimiyle Montessori eğitimi de veren tema bölgedeki okullar arasında özellikle bir eğitim programına sahip. Tek katlı depreme dayanıklı binaları ve büyük bahçeleri ile en iyi okullardan biri olarak gösterilmektedir Beylikdüzü ve Büyükçekmece bölgesinde. Anaokulu ve ilkokul süreçlerine bütünsel bir yaklaşımla eğilen tema okulları tema İlkokulu tema Anaokulu ve tema Kids olmak üzere 3 ayrı kurum olarak Beylikdüzü Büyükçekmece bölgesinde hizmet vermektedir. Tema çocuklarının güvenlik hijyen temizlik ve konforunu her şeyden önce tutan tema okulları çocuklara spor bale satranç yaratıcı drama açık havada doğada oyun oynama gibi özellikli uygulamalı eğitimleri hayata geçirmektedir. Anaokulu ve ilkokul seviyesindeki çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri yanında akademik başarılarını da önemsemektedir. Tema okulları Beykent kampüsü Beylikdüzü Büyükçekmece ve Esenyurt bölgelerindeki çocuk başına en büyük bahçe oranıyla en iyi okullar arasında yer almaktadır. TEMA Anaokulu tema İlkokulu ve tema Kids olarak küçük çocukların ebeveynli oyun gruplarından Anaokulu eğitimine radan da İlkokul eğitimine kadar bütünsel bir yaklaşım ile eğitim vermektedir.
Tema Anaokulu ve İlkokulu Beykent Kampüsü
Bir Hayalin Gerçekleşme Hikayesi
Mutlu çocuklar hayata bir adım önde başlıyor!
Tema Eğitim Kurumları 2013 yılında bir sosyal girişim olarak kuruldu. Ancak hikayesi bundan çok daha öncesine 17 Ağustos 1999 depremine uzanıyor. O günlerde deprem bölgesindeki çocuklara uzanan eller yıllar içerisinde bir çok sosyal gelişim projesine ve sonunda Temel Eğitimde Mükemmeli Arayış (TEMA) projesine dönüştü.
Tema Eğitim Kurumları’nın kuruluşu bir dayanışma kültürü ve ortak hayale dayanır...
Kurucular Murat Hamza Polat ve Ertuğrul Amasyalı 17 Ağustos depremi sonrasında büyük bir yıkımın ve acının içinde tanıştılar.
AKUT ile bölgeye ilk ulaşan arama kurtarma ekibinde yer alan Polat, ve yine bölgede çalışmalarda gönüllü olarak çalışan Amasyalı depremden sağ kurtulan bölge halkına destek olmak adına çekirdek bir gönüllü grup girişimi ile birlikte Ağ-17 Yardım Gönüllüleri Derneği’ni kurdular. Birlikte yürüttükleri Deprem Mağduru Çocukları Destekleme Projesi’nde Türk Psikologlar Derneği, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile bölgedeki çocuklara ulaştılar.
Psikolojik destek, pedagojik yardım, çocukların temel ve kültürel ihtiyaçlarının temini için çalıştılar. Proje kapsamında iki yıl boyunca her hafta düzenli olarak 5000’den fazla çocuğa destek oldular. Çocukların yaşadığı ağır travmayı onlarla oyunlar oynayarak, şarkılar söyleyerek, hikayeler anlatarak birlikte aştılar.Deprem sonrasında yaşadıkları şoktan dolayı konuşamayan miniklerin onlarla birlikte şarkı söylediği büyülü anlara şahit olurlar! Anaokulu öğretmeni ve idarecisi Gülay Polat da ekibe bu çalışmalar sırasında katıldı.
Deprem bölgesinde dayanışma, özveri ve gönüllü çalışmalarla başlayan bu dostluk yıllar içerisinde bir “alternatif eğitim” fikir buluşmasına dönüştü ve Tema Eğitim Kurumları projesi hayata geçti. Deprem mağduru çocuklara uzanan sevgi eliyle yeşeren proje, geleceğin mutlu bireylerini ve toplumunu oluşturacak çocukların eğitimleri ile devam ediyor.Bu ülkenin geleceği özgüveni yüksek, öğrenme ve merak duygusunu asla yitirmeyen, bilim, sanat, edebiyat, teknoloji alanında çok yönlü yetişmiş çocukların elinde. İşte Tema Eğitim Kurumları’nın hayali hem kuruluşundaki emeğe ve dayanışma kültürüne hem de geleceği emanet edeceğimiz çocukların kaliteli eğitimi idealine dayanır.
Sorgulayan, Araştıran, Yaratıcı Düşünen Bireyler için Sev, Destekle ve Rehber Ol!
Her çocuğun olduğu gibi kabul edildiği, bir büyük ailenin parçası, bireyi olarak görüldüğü, birbiriyle karşılaştırma gibi kötü hissettirecek, travma oluşturacak uygulamalardan özenle kaçınılan, öğretmenlerin çocukların göz hizasına inerek iletişim kurduğu sağlıklı bir okul kültürü. Çocukların kendilerini kolaylıkla ifade edebildikleri, uzlaşmacı ve olumlu böyle bir öğrenme iklimi muazzam potansiyellerinin ortaya dökülmesi için harika fırsatlar sunuyor. Sorgulayan, araştıran, yaratıcı düşünen bireyler için sev, destekle ve rehber ol!
Bunlar erken yaşta eğitim adına yapabileceğimiz, öğrenme açısından sağlıklı bir ortamın en üst düzey bileşenleridir. Bu nedenle, Tema eğitim modelinde çocukların iyi hissetme hali, fiziksel koşullar, uyguladığınız teknikler, alet edevattan çok daha önceliklidir.
Portfolyo sunumu gibi ailelerin okula geldiği özel zamanlarda, çocukların ebeveynlerinin ellerinden tutup okulu nasıl gezdirdiklerini görmelisiniz. Çocuğun okulu hakkında ne hissettiğini bu gezdirme sırasında hemen anlarsınız. "Baba bak burası da bizim resim atölyemiz. Sana yemek yediğimiz yeri göstermiş miydim?" Bu sahiplenme, bu rahatlık sağlıklı bir öğrenme ortamı için çok değerli birer ön koşul. Bir kere her şeyden önce çocuk “burası benim okulum, bana özel bir mekan” diyecek. Kendisini rahat ve güvende hissedecek. Tema Eğitim olarak çocuklara bunları hissettirmek önemli bir kurumsal öncelik.
Çocuklar Mutlu Oldukları bir Ortamda Oyun Oynarken Öğrenme Kapasiteleri İnanılmaz Artıyor!
Aynı şekilde, özgürce oyun oynamak, zengin uyaranlara maruz kalmak, açık havada zaman geçirmek ve bolca hareket etmek gibi fiziksel ve sosyal ihtiyaçlar da bu öğrenme ekosisteminin vazgeçilmez parçalarıdır. Fabrikalardan dönme kocaman binalar, süslü girişler, gösterişli mermer döşemeler. Bunların hiçbirinin anaokulu ve ilkokul yaş gruplarındaki çocuklarda herhangi bir karşılığı yok. Çocuklar otel binaları gibi lüksü ve şatafatı değil, evinin sıcaklığını ve güveni hissedeceği, özgürce koşup, arkadaşlarıyla oyun oynayacağı kocaman bahçeleri ister. Çocukların üzerinde zıplayıp, parmaklarıyla mıncıklayacakları toprak, bahçedeki erik ağaçlarından toplanacak meyveler, kum havuzundaki oyuncaklar, bahçe sınıflarındaki mutfak ve tamir atölyeleri, bahar misafiri salyangozlar. İşte bu yaş grubunda esas lüks olan bunlardır.
Ayrıca, çocuklar oldukları gibi kabul gördükleri ve mutlu oldukları bir ortamda oyun oynarken öğrenme kapasiteleri inanılmaz artıyor. Ve işin güzel tarafı, bundan hiç bıkmıyor ve yorulmuyorlar. İşte bizim gelişim için odaklanmamız gereken en önemli yer de tam olarak burası.
Sihirli Formül: Sonsuz Enerji + Oyunun Gücü + Sünger Yapı
Bir grup çocuğu karşınıza alıp “Yarım saat oturup ders dinlemek mi istersiniz yoksa oyun oynamak mı?” sorusunu sorduğunuzda, tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın hiçbir yerinde farklı bir cevap verilmemiştir. Bu sorunun cevabı evrenseldir ve hiç şaşmaz. Çocuklar bıkmadan usanmadan oyun oynamak ister!
Özellikle anaokulu ve ilkokul öğretmenlerinin kullandığı bir tabir vardır: “Biz yetişkinler bir işe 1’den başlarız 2, 3, 10, 20 derken 100’e vardığımızda yorulur, tükeniriz. Çocuklar ise 100’e vardıklarında tekrar 1’e geri dönerler.” Çocuklarla zaman geçiren herkes bunu bilir. Sürecin sonuna doğru ilk baştaki heyecan ve enerjiyle başa dönmelerini çok defa hayretle izlemişsinizdir. Burada öğrenme adına muazzam bir enerji, muhteşem bir potansiyel yatıyor.
Yeni yeni gelişen taze bir zihin, duygular, hafıza, kısacası her şeyin sıfır kilometre olduğu ve sünger gibi emerek çok hızlı öğrenen muhteşem bir yapı. Ne verirseniz onu alıyor ve onun üzerine gelişiyor. Sevgi ve saygıyla beslenirse oraya doğru yol alıyor. Korku, endişe, travmalarla beslenirse ne yazık ki o şekilde...
Özetle, oyun oynama aşkı, bitmek tükenmek bilmeyen enerji ve sünger gibi emen zihinler. Bunları yan yana koyun. Zaten ekstra başka bir şey yapmaya gerek kalmıyor. Bu sefer araç olarak kullanacağımız yapılandırılmış oyunu uygulamak istediğiniz alanlarımızı belirliyoruz. Bir de üzerine yaratıcılığı ve akran öğrenmesini tetikleyen serbest oyun saatlerini sisteme entegre ettiğinizde eğitim anlamında sağlam bir altyapı oluşturmuş oluyorsunuz. Çocuk gelişimi üzerine zaman geçirmiş, çocukların arasında bulunmuş herkes öyle ya da böyle bu gerçekleri zaten biliyor. Mesele "Mış gibi yapmadan" bütün bunları uygulamaya geçirmekte. Bugünün yaşam koşullarında işte bu çok da kolay değil. Tema Eğitim Modeli işte bu gerçekler üzerine kuruldu.
Oyunlaştırılmış eğitim ve yaparak-yaşayarak aktif öğrenme modeli ile Tema Çocuklarının yaz kış, sınıfta veya bahçede, tek başına odaklanmış veya grup halinde birlikte fark etmeksizin bir şeyler üretmelerini, kendilerini akışa bırakmalarını destekliyoruz.
Tema Eğitim Kurumları temel eğitimde mükemmeli arayış mottosuyla 2013 yılında Beylikdüzü beykent'te kuruldu. Anaokulu ve ilkokul düzeyinde en iyi okul olma hedefi ile kurulan tema Beylikdüzü Büyükçekmece Esenyurt başta olmak üzere İstanbul'un en gözde okullarından biri haline geldi. Çocuk odaklı şeffaf saydam ve kaliteli eğitimiyle Montessori eğitimi de veren tema bölgedeki okullar arasında özellikle bir eğitim programına sahip. Tek katlı depreme dayanıklı binaları ve büyük bahçeleri ile en iyi okullardan biri olarak gösterilmektedir Beylikdüzü ve Büyükçekmece bölgesinde. Anaokulu ve ilkokul süreçlerine bütünsel bir yaklaşımla eğilen tema okulları tema İlkokulu tema Anaokulu ve tema Kids olmak üzere 3 ayrı kurum olarak Beylikdüzü Büyükçekmece bölgesinde hizmet vermektedir. Tema çocuklarının güvenlik hijyen temizlik ve konforunu her şeyden önce tutan tema okulları çocuklara spor bale satranç yaratıcı drama açık havada doğada oyun oynama gibi özellikli uygulamalı eğitimleri hayata geçirmektedir. Anaokulu ve ilkokul seviyesindeki çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri yanında akademik başarılarını da önemsemektedir. Tema okulları Beykent kampüsü Beylikdüzü Büyükçekmece ve Esenyurt bölgelerindeki çocuk başına en büyük bahçe oranıyla en iyi okullar arasında yer almaktadır. TEMA Anaokulu tema İlkokulu ve tema Kids olarak küçük çocukların ebeveynli oyun gruplarından Anaokulu eğitimine radan da İlkokul eğitimine kadar bütünsel bir yaklaşım ile eğitim vermektedir.